Translate

26 Aralık 2024

HEATHKIT HW 2036 VHF ALICI - VERİCİ RESTORASYONU / Bölüm 3

 RESTORATION of a HEATHKIT HW 2036 VHF TRANSCEIVER / Part 3




Üç bölümlük bu yazının girişini buradan ve verici plaketi üzerindeki çalışmalarımı içeren ikinci bölümünü de buradan okuyabilirsiniz.

Verici kısmıyla ilgili sorunları hallettikten sonra artık cihazın üst tarafında bulunan alıcı kısmıyla ilgilenebilirdim. Belirtmiş olduğum gibi, cihaz epeyce sağırdı. Bir kıyaslamayla anlatmak gerekirse, elimdeki aynı dönemden kalma KDK VHF telsizde -121 dBm'lik işaret zar zor da olsa hoparlörden duyulabiliyor fakat bu cihazda -105 dBm'den zayıf işaretler gürültüye karışıp gidiyordu. Bu nedenle alıcı kısmındaki bobinlerle (L201'den L210'a) oynayarak durumu düzeltmeye çalıştım ve tabii ki "kestirmeden gittiğim" için hüsrana uğradım. Ne yapacağımı enine boyuna düşünmeden önce durumu daha da kötü yaptım :) fakat sonradan aklım başıma geldi. Uslu uslu kılavuzdaki adımları izleyince işler yoluna girdi.


Devrelerin üstten görünüşü: Sol altta VCO ayrı bir kutu içinde, sağ altta BCD anahtarlar. Sol üstteki plaket alıcı, sağ üstteki ise sentezör.


Solda sentezör, sağda alıcı plaketi ve parça yerleşimi.


Bu ayarları el kitabı ayrıntılı olarak verdiği için tekrardan anlatmaya gerek duymuyorum, aşağıda yalnızca ana hatları ve püf noktalarını vereceğim.

Alıcıyı ayarlamaya VCO'yu ayarlayarak başlamak gerekiyor. Aslında VCO ile oynamak istemiyordum çünkü vericinin frekansında bir sorun yoktu (hatırlarsanız bu cihazda vericinin frekansı VCO frekansının 6. harmoniği). Fakat yine de el kitabındaki tüm adımları izlemiş olmak için bu ayarı da yaptım. Bu işi VCO kutusunun üstündeki deliklerden C511 ayarlı kondansatörüne ve L501 bobinine ulaşılarak yapılıyor. İşin ilginç yanı, bu ayarı frekansmetre ile çıkış frekansına bakarak değil, TP401 noktasındaki gerilime bakarak yapmak çok daha kolay, ama bir osiloskop ya da giriş empendansı 10 MΩ olan bir voltmetre kullanmak şart. Ayar bir defa alma konumunda, bir defa da PTT'ye basarak gönderme konumunda yapılıyor.

VCO ayarlandıktan sonra, ayar frekansımızı seçip (bant ortası olabilir, mesela 146 MHz) alıcı kısmına geçiyoruz. Anten girişinin boş olması ve squelch'in tümüyle açık olması gerek (sesi de tümüyle kısmak şart tabii). Burada Heathkit firmasına hayranlığımı daha da arttıran bir uygulama var. Heathkit, evinde bu cihazı monte eden her amatörün bir osiloskop ya da hassas bir ölçü aleti olamayabileceğini düşünerek cihazın kendi S-metre göstergesini basit bir ölçü aleti gibi kullanma olanağı sunmuş. Bunu sağlayabilmek için size yine kitin içinden çıkan birkaç parça ile bir RF prob yaptırıyor. Ben merakımı gidermek için bu yolu izledim ve çok keyif aldım. Yine de sonuçları osiloskop ile kontrol ettim ve kendi multimetrem ile sonradan biraz ince ayar da yaptım.





El kitabında verildiği şekliyle RF prob



Benim yaptığım haliyle RF prob :)

 
Bir defa probunuz hazır olunca alıcı plaketindeki P soketindeki fişi çıkarıp yerine probun çıkışını bağlıyoruz böylece S-metre göstergemiz bir ölçü aletine dönüşüyor. Hem alıcı hem de verici plaketlerindeki bütün bobinlerin nüvelerini en tepeye (silme) kadar çıkarıyoruz. Ardından probun canlı ucunu sentezör plaketindeki C soketine değdirerek L402-L403 bobinlerini ibrenin en yüksek sapmasını elde edene kadar ayarlıyoruz. Bu sentezörden alıcı plaketine giden işaretin genliği için. Sonraki adım probun ucunu Q202 transistörünün G2 bacağına dokundurup L212-L213 (giriş filtresi) bobinleri ile oynayarak en yüksek sinyal seviyesini sağlamak. Bundan sonra RF prob ile işimiz bitiyor, çıkardığımız fişleri yerlerine takıyoruz, ön paneldeki mikroampermetremiz tekrar S-metreye dönüşüyor. Artık işaret üretecimizi anten girişine bağlayıp (ben -50 dBm sinyal seviyesi ile başladım) L201'den L210'a en yüksek işareti görecek şekilde ayar yapabiliriz. Göstergenin ibresi ne zaman maksimuma dayanırsa sinyal seviyesini azaltmak gerekiyor. Ben bu şekilde -116 dBm'de 1 kHz işareti duyabilecek kadar hassasiyet elde ettim. -118 dBm'de squelch açılmaya başladı. 

Yukarıda da belittiğim gibi, bu ayarların bütün ayrıntıları cihazın montaj kılavuzunda. Burada çok özet bilgi veriyorum, ama aldığım bazı pratik notları da aktarmamda yarar var çünkü bunlar benzer bütün FM cihazlara uyarlanabilir:

  • İlk iki adımda bütün gerilimleri yüksek empedanslı moderne bir voltmetre ile kontrol etmek ve iyileştirmek şart. Cihazın kendisini, kendi ayarı için kullanmak ve analog gösterge ile işaret seviyesine bakmak çok hoş olsa da, sayısal bir ölçü aleti kullanınca şurada 0,1 mV, orada 0,2 mV falan derken toplamda ciddi bir iyileştirme sağlıyoruz. Sonuçta alıcının girişine gelen işaret µV düzeyinde. Bunun için en kolay yöntem L201-L210 arası ayarları yaparken plaketteki S-metre bağlantı noktasına (P soketi) dijital multimetrenin ucunu bağlamak. Aslında aynı mantıkla RF probun ucunu dijital multimetreye bağlayarak kullanmak da mümkün. Ben hepsini denedim, bana göre en iyi yol önce Heathkit'in önerdiği gibi yapmak, sonra da gelişmiş ölçü aletleriyle ince ayar ile performansı en yükseğe çıkarmak.
  • Bir bobinin iki tane tepe noktası olabiliyor, birincisi ferit nüve dipte iken, diğeri de yukarılarda iken. Böyle bir durumda Heathkit'in tavsiyesi nüveyi plakete yakın konumdaki tepe noktasına ayarlamak.
  • Nüvelerin gevrek ve kırılgan olduğunu unutmamak ve doğru ayar tornavidasını kullanmak çok önemli (tornavidanın fiberglas, ucunun da seramik gibi yalıtkan bir malzemeden yapılmış ve nüveye uygun uca sahip). Nüvenin çok zor dönmesi halinde, nüve yavaş yavaş dışarıya çıkarılıp biraz teflon gres uygulanabilir. Ben bütün dikkatime rağmen L209'un nüvesini kırdım. Elimde aynı nüveden olmasaydı, kendim trafo yapmak gibi epey uğraştıracak bir işe girmek zorunda kalacaktım, neyse ucuz kurtardık.

Kırılan nüvenin bulunduğu L209 bobini. Nüve parçalarını çıkarmak da ayrı bir dert!


Sağda 15 yıl önce İzmir Çankaya'dan, Onur 4 iş hanından almış olduğum bobinler. Neye niyet neye kısmet. Son gidişimde hemen hemen bütün dükkanların kapanmak üzere olduğunu görüp çok üzüldüm.


  • Ayarların bir defada bitmeyeceğini önceden bilmek gerek. Tam iyileşme ayar prosedürü 7-8 defa tekrarlandığında gerçekleşiyor.
  • Alıcı ve sentezör kartları, VCO gibi RF geçirmez kutuların içinde olmadığı için son ayarları tek kullanımlık alüminyum fırın tepsisinden yaptığım bir "kasa"nın içinde yaptım. Alüminyum levha ile cihazın kendi üst kasasının bir kopyasını yaptım, bunda bobinlere karşılık gelecek yerlere küçük delikler açtım, sonra da basbayağı yerine vidaladım. 
Tek kullanımlık alüminyum fırın tepsisi şekillendirilmeyi bekliyor


Geçici "kasa" yerine vidalanmış



Üst tarafta plaketin yerleşim planının 1:1 ölçekteki kopyasından yararlanarak bobinlerin üzerine gelecek şekilde açılmış delikler



Geçici "kasa" yerindeyken farklı frekanslarda FM susturma testi
  • Tamamladıktan sonra antene bağlayıp konuşan istasyonları bir süre dinlemek, mümkünse başka bir amatörden yardım alarak sesin kalitesine bakmak da şart. Bu cihazda alış ofset osilatörünün frekansı ile (C438 ayarlı kondansatörü) ve L210 ile bir parça oynayarak sesi daha da iyileştirmek mümkün. Ben fazla kurcalamadım, çünkü bir sıkıntı görmedim.
Ayarlarda istediğim performansı elde ettiğimden emin olmak için yaptığım bir test de "FM susturma" (FM quieting) testi oldu. Hatırlaycağınız gibi, FM'in bir üstünlüğü, alıcının ayarlamış olduğu frekansta gelen işaretin geri plan gürültüsünü bastırması, radyoyu "gürültüsüzleştirip" yalnızca istenilen audio işaretin hoparlörden gelmesini sağlaması. Cihazın ne kadar genlikteki işaret ile ne kadar susturma sağladığı aslında FM alıcı için alıcı hassasiyetinin de bir ölçüsü. Normal olarak üreticiler de bu değerleri belirtiyorlar. Nitekim HW-2036 için Heathkit "antene 0,5 µV'luk işaret, 15 dB susturma sağlar" demiş. Bunu ölçmenin kolay bir yolu var. Cihazın audio çıkışından hoparlörü ayırıp yerine 4Ω, 8Ω gibi bir yük bağlamak. Ölçü aletiyle ses seviyesini gözlerken anten girişine RF işaret uygulandığında ses seviyesinde kaç dB düşüş olduğuna bakmak. Ben şu anda cihazın özelliklerinde yazılı genlikteki işareti (0,5 µV = -113 dBm) anten girişine verdiğimde 18-20 dB susturma elde ediyorum demek ki Heathkit'in verdiği değerlerden çok daha ilerideyim. Yalnız bu cihaz için unutmamamız gereken bir nokta var: Alıcının hassasiyeti çalışma aralığının tamamında (144-148 MHz) aynı olmayacaktır. O yüzden hep "ayar yaptığım frekans" gibi ifadeler kullanıyorum. Daha modern cihazlar gibi duyarlılığını dinamik olarak geniş bir aralıkta aynı düzeyde tutma özelliği olmadığından, ayar frekansınızın altında ve üstünde duyarlılığı yitirmeye başlıyorsunuz (kabaca +/- 500 kHz'den sonra). O nedenle ayar frekansınızı seçerken bunu hatırlamakta yarar var. 

Bunların dışında yaptığım bir şey, S-metrenin düzgün çalışmadığından kuşkulandığım için Q204 transistörünü ve D201 diyotunu değiştirmek oldu. Aslında alıcı düzgün ayarlandıktan sonra S-metre de kusursuz olarak işini yapıyordu ama yine de emin olmak istedim. Q204 bir MPF105 idi, yakınımdaki bir satıcıdan değerleri çok yakın olan bir MPF102 aldım ve kullandım. D201 için de 1N4149 yerine 1N4148 kullandım. Ama daha da önemlisi, hazır bu iş için alıcı plaketini sökmüşken, sentezör plaketini de sökmem ve bütün Tantal kondansatörleri değiştirmem oldu. 

Bildiğiniz gibi böyle 40-50 yıl gibi sürelerin ardundan Tantalum sığalar kaçak yapar hale geliyor. Özellikle PLL döngüsünden sorun çıkmamasını garanti etmek için tümünü değiştirdim. Herhalde modern çok katmanlı seramik sığalar da iş görürdü ama devrenin aslına sadık kalmayı tercih ettim.

Bütün Tantal kondansatörler yenilendikten sonra (sarı ve şişman olanlar)


Son ve aslında benim "kozmetik" işlerden saydığım bir iş de göstergenin yanmış lambasını değiştirmek oldu. Bu iş için sarı bir LED de kullanabilirdim ama hem bu cihazla enerji tasarrufu derdim olmadığı hem de restorasyonda olabildiğince aslına sadık kalmayı tercih ettiğim için uygun bir lamba ile değiştirdim (Grain of wheat   -Buğday "danesi"- 11*470)

İlk yazıda da belirtmiş olduğum gibi bütün bu onarım ve değişikleri tamamlamam 4 ay kadar zaman aldı. Bu arada zaman zaman durup bazı konularda bilgimi arttırmak için biraz araştırma ve okuma yapmam de gerekti. Örneğin PLL'in çalışması konusunda çok şey öğrendim, bundan da memnunum. Söylemekten asla çekinmiyorum: Benim için "hazır" aldığım şeylerin verdiği tatmin çok sınırlı ve hemen de bitiyor. HW-2036'nın restorasyonu bu anlamda benim çok tatmin eden güzel bir proje oldu. İstasyonuma da tarihi değeri ve güzel bir hikayesi olan ilginç (ve de gürül gütül çalışan) bir cihaz eklendi. Kısmetse cihazla ilgili bir video da hazırlayıp YouTube kanalıma ekleyeceğim. Sorularınız olursa her zaman beklerim.











 














22 Aralık 2024

HEATHKIT HW 2036 VHF ALICI - VERİCİ RESTORASYONU / Bölüm 2

RESTORATION of a HEATHKIT HW 2036 VHF TRANSCEIVER / Part 2


Heathkit HW-2036'nın alt tarafı, verici plaketi üzerinde çalışırken

Bir önceki yazımda HW-2036'nın özelliklerine genel olarak değinmiştim. Dolayısıyla doğrudan doğruya bitpazarından aldığım cihazdan söz edeceğim. Telsizi eve getirdikten sonra önce Internet'te ilgili bilgi-belgeleri topladım. Çok şükür ki HW-2036 ile ilgili ayrıntılı bilgiye erişmek son derece kolaydı. Heathkit'in özenle hazırlamış olduğu montaj ve ayar kılavuzu, devre şeması, tamir bültenlerinin yanı sıra daha önce bu cihaz üzerinde çalışmış amatörlerin web sayfaları veya videoları mevcuttu. Bunları topladım, kendimce önemli bulduğum bilgileri bir kenara not aldım.

Ardından, uygun bir zamanda cihazı inceledim. Önce darbe izi, paslanma gibi başka sorunların habercisi olabilecek işaretleri aradım. Daha sonra kasanın alt bölümünü açarak devre kartına ve elemanlarına baktım. Aynı şeyi üst tarafta da yapmak istedimse de, arka taraftaki vidalardan birinin boşta dönmesi nedeniyle yapamadım. Daha sonra gerilim verdim ve cihazın çalışmasına baktım. İlk saptamalarım şunlar oldu:

  1. Kasa tam açılamadığı için alıcı ve sentezör kartlarını kontrol etmek mümkün değildi. İlk çözülmesi gereken sorun bu vidaydı.
  2. Cihaz hem simpleks hem dupleks olarak alma ve gönderme yapıyordu, frekanslarda bir sorun  yoktu.
  3. Göndermede çıkış gücü olması gerekenin çok altındaydı.
  4. Başka bir telsizden dinleyince kendi sesim adeta bir kuyunun dibinden geliyormuş gibi boğuk geliyordu. Buna ek olarak, boşalan bir kondansatörün gürültüsü gibi (bana basit siren devrelerini anımsatan) tuhaf bir ton duyuluyordu.
  5. Alıcı biraz sağırdı. -95 dBm civarında squelch açıyor, -105 dBm'den zayıf sinyalleri de neredeyse "duymuyordu".
  6. S-metre çalışmıyordu ve aydınlatma lambası yanmıştı.
Bu tespitlerin üzerine ilk el attığım konu boşta dönen arka vida oldu. Bunu vida söken döner uçla çıkarabilmek için önce epoksi yapıştırıcı ile sabitledim. Sonra matkapla vida başında küçük bir oyuk açtım, son olarak da vida çıkarma ucuyla yerinden söktüm. Bu sayede içerideki devre plaketlerine ulaşabildim. Bu arada yalnızca tek bir vidayı değiştirmek istemediğim için uygun çap ve uzunlukta (Amerikan ölçülerine göre "6#-32") vida temin ettim ve daha sonra tüm üst kasa vidalarını yenileriyle değiştirdim. Vidayı çıkardığımda sorunun içerideki distanstan kaynaklandığını, bunun diğer uçtan tam sıkıştırılmamış olduğu için boşta döndüğünü gördüm. Bir damla japon yapıştırıcısı uygulayıp tekrar sıktım. 

Sorunlu vida epoksi ile sabitlenmiş



Delme işleminin ilk aşaması


Cihazın için tümüyle görünür hale gelince devre kartlarını inceledim ve devre şemasına göre devre yollarını izleyerek şemada işaretlenmiş referans gerilimlerinin altına not düştüm, bunlarla kendi ölçümlerimi karşılaştırdım. Değerlerde büyük bir sapma görmediğim için komponentlerin genel olarak iyi durumda olduğu sonucuna vardım. Yanmış, biçimi bozulmuş vb. bir parça da görmedim.

Bunlardan sonra önce cihazın alt tarafındaki plakete odaklandım. Bu plakette DC güç girişi, ses (mikrofon) girişi ve kuvvetlendiricisi, verici, 10 MHz referans osilatörü, ve ton osilatörü vardı. Bu devrelerle ilgili olarak yaptığım işler şunlar oldu:

  • Önce 10 MHz referans osilatörünü de yeniden ayarladım (200 Hz kadar kayma vardı). Bunun için frekansmetreyi TP108 noktasına bağlayıp C144 ayarlı kondansatörünü kullanıyoruz.
  • DC girişteki elektrolitik kondansatörleri değiştirdim (40 yıl hizmetten sonra eskilerinin emekli olma zamanı gelmişti).

Cihazı alt tarafındaki devre kartı. Sorunlu vida/distans ikilisi sağ üstteki.



Elektrolitik kondansatörler değişip temizlik yapıldıktan sonra



Plaketin "vaziyet planı": Sol üstteki 5 entegrenin olduğu bölüm 10 MHz osilatörü, altında ton osilatörü (ve ayar dirençleri), sol en altta mikrofon kuvvetlendirici. Plaketin sağ tarafı verici. Ortası DC güç.

  • Mikrofonu (Micoder versiyon 1) açıp bazı denemeler yaptım ve gördüm ki içindeki DTMF devresinin beslemesini kestiğimde hem o tuhaf ton sesi yok oluyordu, hem de karşı taraftan kendi sesimi normal olarak duyabiliyorum. DTMF devresini çıkarıp bağımsız olarak çalıştırdım. Ölçümler yaparak şemasındaki sonuçları referans değerlerle kıyasladım. Denemelerim sırasında bu devrenin sağlıklı olarak ton ürettiğini ama devreye komuta etmek için kullandığımız esnek tuş takımının bozulmuş olduğunu anladım. Tuş takımının alt iki sırası sürekli temasta kaldığı için devre PTT basıldığında bozuk bir işaret üretiyordu. Aynı tuş takımından bir tane daha bulmak şansım olmadığı ve mikrofonun özgün görünümünü de korumak istediğim DTMF devresini mikrofonun içindeki besleme noktasından ayırmış olarak geri taktım. Günümüzde DTMF tonlarına pek de ihtiyacımız olmuyor zaten. Artık hiçbir röle telefon hatlarına bağlı değil, bu tonları ancak röle sorumluları röle istasyonundaki cihazları yönetmek için kullanıyor. Dolayısıyla tamirde ısrara gerek de yoktu. Mikrofon kapsülüne güç vermiş olarak mikrofonu kapattım.
Mikrofon (Heathkit Micoder-1) üzerinde çalışırken. Ton devresi tuş takımından ayrılıp kontaklar elle kısa devre edildiğinde normal çalışıyor. Ne yazık ki aynı tuş takımından yeni ya da eski bir tane edinmek çok zor.


Tuş takımı: Alt iki sıra sürekli kısa devre. Açılıp tamir edilmek/temizlenmek vb. şansı da yok.

  • Mikrofon kapsülüne güç sağlamak için pil kullanmak istemedim. Zaten ayda bir defa 5 dk. ya konuşuyorum, ya konuşmuyorum. O nedenle sızıntı yapabilecek bir pili mikrofonun içinde bırakmak da hoşuma gitmedi. Dolayısıyla W9RAS'ın önerdiği şekilde mikrofon kablosunun blendajını negatif damar yapıp cihazda bir şase noktasına lehimledim. Kablodaki negatif damarı da cihazdaki bir 12V noktasına bağlayarak kapsüle gereken gücü sağladım.

Mikrofunun içindeki kayar anahtara lehimli siyah kablo artık 12V taşıyor, bu kablonun diğer ucu fotoğrafın sol üst köşesindeki mavi kabloya lehimli

  • Bu işlerden sonra çıkış gücünü 10W'a geri getirmek için çıkış katını tekrar ayarladım. Bu ayarları el kitabı ayrıntılı olarak verdiği için tekrardan anlatmaya gerek duymuyorum, aşağıda yalnızca ana hatları ve püf noktalarını vereceğim. Önce çıkıştaki son güçlendiriciye giden J102 fişini ayırıp 50 Ohm suni yük bağladıktan sonra TP101'den TP104'e kadar örnekleme noktalarındaki gerilimi ölçerek L101'den L107'ye buradaki ayarlı bobinleri tekrar ayarladım (Bu ayarı osiloskopta işaretin son aşamadaki genliğine bakarak da yaptım ama giriş empendansı yüksek (10 MΩ) bir voltmetre ile bakarak yapmak daha pratik). Burada özellikle L105-L106-L107 birbirlerinden etkilendiği için işi biraz uzatıyor. Neyse ki Heatkit'in verdiği el kitabında tüm bu ayarların nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak anlatılmış... Sonuçta verici ayar frekansında (147.010) 10 Watt güce ulaştım. 10 Watt bu telsiz için özelliklerinde belirtilmiş güç olduğundan, daha fazlasını elde etmek için çıkış katını kurcalamadım.
  • Vericinin sağlıklı çalıştığından emin olduktan sonra bulunduğum yerdeki rölelere erişmek için ton ile gönderme yapmak istedim. Ton devresinde 3 farklı ton verecek şekilde 3 "kol" var, her kolun üzerinde de ton ayarı yapmak üzere ayarlanması gereken minyatür ayarlı dirençler var... Ancak fark ettim ki 3 ton seçeneğinin hiçbirinde işaret gelmiyor.  Biraz uğraştıktan sonra, tonları ayarlamak kullanılan ince ayar potansiyometrelerin hepsinin "sıfır" konumunda olduğunu fark ettim. Cihazı monte eden rahmetli amatör herhalde hiçbir zaman tona gereksinim duymamıştı. Dirençlerin ayarları değişir değişmez frekansmetrede tonu görmeye başladım. Bana en gerekli olacak 3 tonu ayarladım.
  • Bir de yalnızca verici plaketi değil, her üç plakette de yaptığım bir işlemden söz edeyim. Bütün tümleşik devrelerin bacaklarını ve bütün fişlerin metal (temas) yüzeylerini maket bıçağı ile hafifçe kazıdım, oluşmuş tabakaları temizledim.

Tümleşik devrenin bacaklarına dikkat, az da olsa oksitlenme var


Burada tek sayfada anlatıyorum ama yukarıda anlattıklarım yaklaşık olarak Ağustos ayından Ekime kadar sürdü. Vericiyi hallettikten sonra, sıra alıcı kısmına gelmişti. Yazının devamını da buradan okuyabilirsiniz.

17 Aralık 2024

HEATHKIT HW 2036 VHF ALICI - VERİCİ RESTORASYONU / Bölüm 1

RESTORATION of a HEATHKIT HW 2036 VHF TRANSCEIVER / Part 1


Bitpazarında bulduğum HW-2036 A


Montreal'deki aktif derneklerden biri olan WIARC, her yıl sonbaharda genelde 15-20 kişinin tezgah açtığı minik bir bitpazarı düzenliyor. Önceki yıl epeyce geç kalmış ve neredeyse kapanış saatinde içeri girmiştim. Bu cihazı da orada bir tezgahta gördüm (hatta üst üste iki tane duruyordu). Satıcının bir an önce kutularını toplayıp gitmek derdinde olmasının da etkisiyle bir paket sakız parası diyebileceğim bir paraya aldım ve çantama attım. Açıkça söyleyeyim, yalnızca yapısını merak ettiğim için almıştım ve satan amatör o kadar düşük bir fiyat vermiş olmasa almayabilirdim. İyi ki de almışım! Okuyacağınız gibi, 4 ay süren hem çok zevkli hem de çok öğretici bir proje oldu. 

Şimdi biraz cihazı tanıyalım (Heathkit firmasından tekrar bahsetmeye gerek duymuyorum, daha önce epeyce anlatmıştım, o yazıda okuyabilirsiniz). HW 2036, Heathkit'in 1970'lerin sonunda piyasaya sürdürdüğü mobil VHF cihazlardan biri. Heath, 70'li yılların başından itibaren 2 Metre bandı için bir dizi telsiz çıkarmış. Bunların ilki kristal kontrollü, 6 kanallı HW-202 (1973). Arkasından sentezörlü HW-2026 gelmiş (1975) ancak o kadar sorunlu bir tasarım olmuş ki -özellikle istenmeyen emisyonlar bakımından- firmanın tarihinde ilk defa ürün piyasadan geri toplanmış. Ondan sonra gelen HW-2036, bir bakıma 2026'dan alınan derslerin sonucu (1976). Son olarak da VF-7401 çıkmış (1980). 7401, LED gösterge ve tarama özelliği de içeren daha gelişmiş bir cihaz. Bunların hepsinin kit olarak satılmış olduğunu da belirteyim. Kullanılan kasanın aynı olması dışında, devre yapılarında da ortak noktalar var, plaketlere bakınca görebiliyorsunuz. 

Kit olduklarına bakarak ucuz olduklarını da sanmayın. 1978'de bir HW-2036A, 269 Amerikan Doları imiş; bu paranın bugünkü değeri 1.911 Dolar!

HW-2036 bu kit cihazların içinde en yaygın olanı. Bir de HW-2036A versiyonu var. Aradaki fark 2 Metre bandında birincinin 2 MHz, ikincinin de 4 MHz bant genişliğinde çalışması. Ancak erken davranıp HW-2039 alanlar üzülmesin diye Heathkit bir de modifikasyon kiti çıkarmış, bazı parçaları değiştirip cihazınızı A versiyonuna dönüştürebiliyormuşsunuz. Benim elimdeki de bu modifikasyonun uygulanmış olduğu cihazlardan. Altındaki etikete göre cihaz 17 Nisan 1977 günü tamamlanmış. Bu etiketler kitlerin parçası olarak geliyor ve "tamamladığım bu cihazın FCC standartlarına uygun olduğunu beyan ederim" ibaresini taşıyor. Yapımı bitiren amatör, etiketi imzaladıktan sonra kasanın altına yapıştırıyormuş. Dolayısıyla her cihazın kendine ait bir seri numarası var.


HW-202 : Kristal kontrollü (1973)

HW-202 : Heathkit 1978 kataloğundan


HW-2026 : Sentezörlü (1975)


HW-2026 : Cihazları geri toplamak için amatörlere gönderilen
mektup. Telsizin ücreti, posta masrafınızı iade ediliyor üstüne
bir de cihazı monte etmişseniz 50 USD, etmemişseniz 25 USD'lik
hediye çeki veriyorlar.1973'ün doları bugün 355 dolar ediyor,
demek ki işi çok ciddiye almışlar.



HW-2036 (1975)



HW-2036 : Heathkit 1978 kataloğundan



VF-7401 (1980)


Şimdi HW-2036A'nın teknik özelliklerine bir bakalım:

Çalışma aralığı           144 - 148 MHz
Hassasiyet:                 -113 dBm (0.5 uV) işaretle 15 dB susturma
AF çıkış gücü:            1.5 Watt
RF çıkış gücü:            10 Watt
Modülasyon:              FM, 0 - 7,5 kHz ayarlanabilir
Duty Cycle:                % 100 (sonsuz VSWR 'de)
Tonlar                         70 - 200 kHz arası ayarlanabilir 3 ton
Verici ofset                 Kristal kontrollü, 3 seçenek + 600 kHz, -600 kHz, ekstra (sonradan istenilen frekans farkı için uygun kristal eklenmek üzere boş)


HW-2036 Blok Diyagramı



Bu alıcı-vericinin kalbi bir gerilim kontrollü osilatör (VCO). VCO, cihazın çalışacağı frekansı belirleyen ve o frekansta kalmasını sağlayan faz kilitli döngünün (PLL) de bir parçası aynı zamanda. Ön paneldeki üç mekanik BCD (binary to decimal - ikilik sistemden onluk sisteme çevirici) anahtarla çalışmak istediğiniz frekansı belirliyorsunuz. Bir de son haneyi 0 ya da 5 (Hz) olarak belirleyen anahtar var. Bir faz karşılaştırıcı VCO'dan gelen işareti bu rakama bölüp sonucu bir referans osilatöründen gelen işaretle karşılaştırıyor, arada faz farkı varsa VCO'daki varikap diyotun gerilimini değiştirerek düzeltme yapıyor.

VCO'dan gelen işaret, istenilen asıl çalışma frekansının 6'da biri, hem alıcı hem de vericide işaret 6'ya katlanıyor. Vericide son çıkış katında güç 10 W'a yükseltiliyor.

Alıcı, antene gelen işareti VCO'dan gelenin altıncı harmoniği ile karıştırıyor, 
elde edilen 10,7 megahertz ara frekans sinyali sekiz kutuplu bir kristal filtreden geçiriyor, güçlendirip bu defa da 455 kHz ara frekansa çeviriyor. Bu işaret detektörce ayrılıp güçlendirilmek üzere alçak frekans kuvvetlendiricisine gönderiliyor. 

Gördüğümüz gibi bugünkü mikroişlemci kontrollü telsizlere göre çok sade kalıyor olabilir ama, hiç de "basit" bir cihaz değil (yazılım tabanlı radyo teknolojisini hariç tutarak söylüyorum). Tasarımından 40 yıl sonra hala iş görebilen PLL kontrollü bir telsiz bu karşımızdaki...

Bir sonraki bölümde, benim elime geçen HW-2036'nın sorunlarına ve bunları nasıl giderdiğime bakacağız.








14 Temmuz 2024

EXTECH 382260 GÜÇ KAYNAĞI: BASİT BİR ONARIM

 EXTECH 382260 Power Supply: A Simple Repair


 
EXTECH 382260

Bana bir amatör telsizci ağabeyimizin hediyesi olan bu anahtarlamalı (switch-mode) 80 Watt'lık güç kaynağını 2020'den bu yana kullanıyorum. Boyutları küçük, kullanıcı arayüzü basit, tek çıkışlı bir laboratuvar doğru akım güç kaynağı. Kullanmak isterseniz uzaktan algılama özelliği var, yüke gereken bağlantıları yaparsanız gerilim düşümünü kendisi kapatıyor. Ayrıca hem gerilim hem de akım aşağıdaki üç aralıkta ayarlanabiliyor ve sınırlanabiliyor:

0,1 - 16 Volt arasında 0,1 - 5 Amper
0,1 - 27 Volt arasında 0,1 - 3 Amper
0,1 - 36 Volt arasında 0,1 - 2,2 Amper

"Üç aralık olmasına ne gerek vardı?" derseniz, buradaki fayda sanki üç ayrı güç kaynağı varmış gibi farklı gerilim-akım ayar noktaları arasında tek bir düğmeyle hızlı geçiş yapabilmek. Kısa devre korumasının olması bir yana (benim için şimdilik bir önemi olmasa da) bu güç kaynağı bir de "çoklanabiliyor" yani arka tarafındaki konnektörle paralel olarak kendi ikizine bağlanabiliyor ve onu "yönetiyor". "Yöneten" güç kaynağında hangi gerilim-akım değerlerini ayarlarsanız, "takipçi" güç kaynağı da aynı gerilim ve akımı veriyor. Böylece elde ettiğiniz gücü katlayabiliyorsunuz. Bu konuyla ilgili bence açık olmayan bir nokta var. Kullanıcı el kitabı "iki veya daha fazla güç kaynağının" bu şekilde bağlanabileceğini belirtmiş ama bir üst sınır var mı merak ediyorum.

Bu yazının konusu, "tamir" demeye dilim varmasa da, bu güç kaynağında geçekleştirdiğim bir tamirat. Bu güç kaynağını kullanırken genelde akım sınırını değiştirmeye gerek duymuyorum. Ancak bir süre önce bir devreye güç vermeden önce akımı 100 mA düzeyinde sınırlamak istedim ve şaşırarak gördüm ki, ilgili enkoderi ne kadar çevirirsem çevireyim, sınır değeri değiştiremiyorum. Bir kaç dakika ayar yapmaya çalışıp sorunun nedenini anlamaya çalışırken fark ettim ki, enkoderden normalde gelmesi gereken "tık-tık-tık" temas sesleri gelmiyor. Gerilimi ayarlayan enkoderde ise böyle bir sorun yok. Güç kaynağını açıp elimdeki rastgele bir enkoderi geçici olarak kontrol plaketini lehimleyip tekrar denedim ve çalıştığını gördüm.


İşlevini yitiren akım ayar enkoderi üstteki



Panelin yakından görünüşü

"Tezimi" kanıtladıktan sonra, enkoderin boyutlarını ölçüp uygun şaft uzunluğunda yeni bir enkoderi Internet'ten ısmarladım (EC12/RE12 tip, 5 bacaklı, 24 konumlu). Düğmesiz tipten bulamadığım için düğmeli bir tane istemiştim. Elime geçince, düğmeye giden bacakları dipten kestim. Plaketle enkoder gövdesi arasında kazara platik olmayan bir noktadan iletim olmaması için plakette parçanın oturacağı yere Kapton bant da yapıştırmayı unutmadım. Bu şekilde güç kaynağı olması gerektiği gibi işlev görür hale geldi. Gördüğünüz gibi pek de ciddi bir tamirat olmadı. Kısa bir sök-tak / lehim işi diyelim. İlginç bulduğum şey ciddi bir satış fiyatı olan bir cihazda neden en ucuz enkoderin kullanıldığı ama bu konu zaten artık yaşamımızdaki her alanda, her üründe konuşulabilecek bir konu. Neyse, en azından güzel bir güç kaynağı sakat kalmamış oldu.


Yeni enkoderle tekrar akımı ayarlamak mümkün oldu

Güç kaynağının iç yapısı (sol yandan)



















10 Mart 2024

DİJİTAL MODLAR İÇİN WB2CBA USB SES KARTI VOX

USB Sound Card and Vox Combo for Digital Modes  


Bu devreyle ilgili olarak -çok iyi çalışıyor olması ve yapımının çok kolay olması dışında- anlatabileceğim neredeyse hiçbir şey yok. Devrenin tasarımını yapmış olan sayın Barbaros Aşuroğlu'nun (WB2CBA) hep yapım, hem de kullanımla ilgili son derece ayrıntılı açıklamalarını Antrak'ın web sitesinde elektronik projeleri sayfalarında bulabilirsiniz. Devre, dışarıdan USB bağlantı ile bilgisayarlara takılacak şekilde üretilmiş bir ses kartıyla, bunu ses giriş ve çıkış konektörleri üzerinden telsize bağlamaya yarayacak birkaç parçadan oluşuyor. CAT kontrolü olmayan -örneğin uSDX ya da kendi yapımınız bir QRP- telsizlerle dijital modlarda haberleşme yapmak için son derece ekonomik bir çözüm.

Benim aslında dijital modlarla pek aram yok, hele hele FT4, FT8 gibi 'karşılıklı görüşme' kabul edilmeyen modlar beni sıkıyor. Bu bir zevk ve tercih meselesi ancak bu teknikler bana hiçbir operatörlük becerisi gerektirmiyormuş gibi geliyor ve kendimi işe yaramaz hissediyorum. Başka yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi, bir çalışma öğrenme ve emek gerektirmiyorsa benim için ilgi çekici değil. Dolayısıyla bu modları haberleşme için kullanmıyorum, bir tek uygulama hariç: WSPR. Barbaros Bey'in bu devresini yaparken de aklımda FT8 vb. yapmak değil, uSDX ile WSPR yapmak vardı. 

Yine WB2CBA tasarımı olan WSPR vericim. WiFi ile evdeki modeme bağlanıp
Internet üzerinden bir sunucudan saati güncelliyor ve 4 dakikada bir mesaj gönderiyor.


Aslında birkaç yıldır elimdeki WSPR vericisini dönem dönem çalıştırıyordum ama merak ettiğim iki konu vardı, bir tanesi çıkış gücünü arttırırsam ne olacağı, diğeri de yalnızca gönderme değil alma da yapsam ne kadar istasyonu duyabileceğimdi. uSDX'ime bağlamak üzere bu devreyi yapıp denemeye karar verdim. Gücü 250 mW'tan 5 W'a çıkarınca nerelere erişeceğimi merak ediyordum. Bir de acaba beni duyup mesajımı çözenlerin acaba ben ne kadarını duyabilecektim?

USB Ses Kartı vox'un devre şeması


Yapımla ilgili olarak söylenebileceğim çok fazla şey yok. Yukarıdaki şemaya bakarsanız parçaların son derece kolay bulunabilir olduğunu göreceksiniz. Özel olarak bulup edinmeniz gereken tek parça, CM108AH entegre devresiyle yapılmış USB ses kartı. Ben aşağıda fotoğrafını göreceğiniz tipi kullandım, bunu Internet üzerinden gönderi ücreti dahil 3-4 ABD Dolarına edinmeniz mümkün. Barbaros Bey bu ses kartını üzerine monte etmek üzere bir de devre kartı tasarlamış ancak ben delikli pertinaks üzerinde onun montajına benzer bir biçimde bağlantıları yaptım. Elbette hazır baskı devre gibi şık olmadı ama aynı işi görüyor.

Benim kullanmış CM108 tümleşik devreli harici ses kartı



Delikli pertinaksa çirkin montaj, ilk hali

Devrenin yaptığı iş, bilgisayarın ses çıkışında belirli bir seviyede işaret görüldüğünde telsizin göndermeye geçmesini sağlamak. Bunu da işareti kuvvetlendirip düzelttikten sonra bir FET transistörün 'gate' bacağına uygulayarak yapıyor. Telsizin PTT girişine bağlı olan transistör, iletime geçtiğinde gönderme ve toprak uçlarını kısa devre ettiriyor. Aynı anda yanan kırmızı bir LED de bize "PTT'nin toprağa çekildiğini" gösteriyor. Ters yönde ise, telsizden gelen ses işareti bir ayarlı dirençten geçtikten sonra bilgisayara giriyor. Kulağa basit geliyor ama ben monte ettikten sonra devreyi hemen çalıştıramadım ve bir süre uğraştım, nedenlerini özetlemeye çalışayım:

  • uSDX'in PTT ucundaki pozitif gerilim anlayamadığım bir nedenden tam olarak sıfıra çekilemiyordu (0.2 V civarında kalıyordu) ve transistör iletime geçemiyordu. Bu nedenle telsizden devremize gerilim gelmesini engelleyecek biçimde bir diyot takana kadar sorunu gideremedim. Dikkat: Bu diyot devrenin özgün şemasında yok ve kendisine sorduğumda Barbaros Bey de böyle bir ekleme yapmaya gereksinim duymadığını belirtti. Yani sorun benim devremde ya da telsizle olan bağlantılarda olabilir.
  • Yukarıdaki sorun hallolduktan sonra bu defa da şöyle bir durum oluşmaya başladı: Telsizin ses çıkışına devreden gelen konnektörü taktığımda transistör iletime başlayıp telsizi göndermeye geçirtiyordu. Yine telsizden devreye gelen kablonun ucuna bir diyot koyarak bunu da hallettim. Sorunun toprakla (şase) ilgili olduğunu düşünüyorum, muhtemelen bir "ground loop" oluşuyor, geçmemesi gereken bir yerden akım geçiyor. Aslında en sağlıklısı bu vox devresi ile telsizin arasındaki bağlantıyı bir opto-kuplör ile yapıp elektriksel bağlantıyı kesmek ama unutmamak gerekir ki bu devre mantık ve yapı olarak basit olmak üzere tasarlanmış. İki diyotla çalıştırabiliyorsak, öyle devam edeceğiz :)
  • Yaşadığım üçüncü sorun, yazılım tarafındaydı. Deneme yanılmalarla anladım ki bilgisayarımdan çıkan ses işaretinin düzeyi, transistörü iletime geçirmeye yetmiyordu. Bilgisayarın ses ayarlarıyla ne kadar uğraştıysam da sorunu çözemedim. Sonunda anladım ki kullandığım WSJT-X yazılımında arayüzde sağ taraftaki dikey kayar butonla ayarlamadan düzeyi gerektiği kadar yükseltmek mümkün olmuyor. O ayarı da telsizin göndermeye geçtiği ilk noktada bıraktım. Bu arada alma ayarıyla ilgili bir şey de belirteyim; bu ayarı da telsize anten bağlı değilken 30 dB olacak biçimde yapmak gerek. 


Telsizle transistörün drain bacağı arasına eklediğim diyot



Sonunda devre sorunsuz çalışıyor


Soldaki giriş düzeyini 30-40 dB olarak, sağdaki çıkış düzeyini ise hemen üzerindeki
'tune' butonuna basıp telsizin göndermeye geçtiği en düşük yerde bırakmak gerekiyor.


Bu şekilde yaptığım devreyi bir süre WSPR modunda kullandım (hatta biraz FT8 ve FT65 de yaptım). Gördüm ki:
  • 200 mW ile 5W çıkış gücü arasında 14 dB gibi büyük bir fark olmasına karşın eriştiğim istasyonların bana olan uzaklığında çok büyük bir fark görmedim. Bana göre doğu tarafından bir örnek vereyim: 200mW ile en fazla Avusturya'dan duyuluyordum. 5W ile İtalya'dan, Balkanlar'dan ve bir defasında da Türkiye'den duyuldum. 
  • Duyabildiğim istasyonların ise tahmin ettiğim gibi erişebildiklerimden kat be kat az olduğunu gördüm. Zaten birinci kat penceresinden garaj tentesine çekilmiş 10 m'lik bir tel ile de bundan fazlasını beklemiyordum. 
Bu sonuçlar da zaten bilinen gerçekleri bir kez daha doğruluyor:
  • SSB, AM gibi modların aksine CW veya -seviyorsanız- dijital modlarla her zaman daha uzaktan duyuluyorsunuz. 
  • Daha yüksek güç yerine (100 W ve üstü) daha iyi bir antene yatırım yapmak gerek.
Son bir nokta: Yukarıda andığımız dijital modlarda çalışabilmek için bilgisayarınızın saatinin doğru olması gerekiyor. Benim yaptığım gibi WSJT-X yazılımını kullanacaksanız, Internet üzerinden belli aralıklara bir sunucuya erişip bilgisayarınızın saatini yeniden ayarlayan bir yazılıma daha gereksiniminiz olacak. Ben BktTimeSync yazılımından yararlandım.


17 Şubat 2024

HP 54512 OSİLOSKOP: BIR KLASİK

 HP 54512 OSCILLOSCOPE: A CLASSIC




K. Amerika'ya yerleşmek üzere Türkiye'den ayrılırken yanımda bir el telsizi bile götürememiştim. Bütün amatör telsizcilik malzemelerim, çok sevdiğim HP 54616b osiloskopum da dahil olmak üzere kayın pederimin evinin tavan arasını boylamıştı. Küresel salgın, iş yoğunluğu vb. derken dört yıl memlekete gelemedim. Bu arada buralarda da biraz malzeme edindim ama, bazı cihazlarımı, özellikle de ölçü aletlerimi bırakmak zorunda kaldığım için hep hayıflandım. Bu arada bir ara zaman bulursam yazacağım, ne ABD, ne de Kanada telsiz veya laboratuvar aletleri edinmek konusunda bir cennet değil. Her neyse, sonra kısmet oldu yıllık iznim için Türkiye'ye geldim ama bu defa da osiloskopu paketleyip Kanada'ya götürecek cesareti bulamadım. "Yolda kırılır, kırılmaz, fazla bagaj ücreti..." falan derken 54616'yı uygun bir fiyata devrettim, kafamda yeni tip LCD ekranlı skoplardan bir tane almak fikriyle geri döndüm. Hatta belirli bir marka ve modeli de gözüme kestirmiştim. Gelgelelim, aradan bir iki ay geçmesine rağmen bir türlü kendimi ikna edemedim. "Yepyeni cihaz senin neyine?" diyordum kendi kendime, "ayda toplam kaç saat kullanacaksın ki?" Bir yandan da Ebay vb. İnternet sitelerindeki kullanılmış osiloskop ilanlarına bakıyordum. 




Hewlett-Packard'ın 1991 test ve ölçüm aletleri kataloğunda 54xxx ailesi.
Fiyatlar el yakıyor: En 'basit! osiloskop 3500 dolar.
2024 rakamlarıyla 8000 dolara yakın!

Bir gün HP 545xx, 5452x 546xx serilerine bakarken fiyatı insana saçma gelecek kadar düşük bir osiloskop dikkatimi çekti. Bir HP 54512'ydi. "Olduğu haliyle" (as is), "kırık", "tek kanalı çalışmıyor", "hurda" gibi terimlerle bezeli bir ilandı. Ancak fotoğraflara baktığımda cihazın öz-testlerini geçtiğini ve işaretleri ekranda gösterebildiğini fark ettim. Bunlar 90'lı yılların başlarında piyasaya çıkmış, kendi zamanının en ileri teknojisi ciddi cihazlardı. 54512'nin bant genişliği (300 MHz) ve örnekleme hızı (1 Gsa/s) HF'te iş yapmaya fazla fazla yeterdi hatta tekrarlayan işaretlerde VHF'de de gayet güzel iş görürdü. Gönderi ücretine baktım, Ebay'ın küresel gönderi hizmetiyle gayet makul bir fiyata kapıma kadar gelecekti. Riski almaya karar verdim, kaybım en fazla iki tane Çin malı el telsizi bedeli kadar olacaktı. "Hiçbir şey olmasa belki bir restorasyon projesi olur" diye düşünüp düğmeye bastım. İki hafta kadar sonra 51 ekran (tüplü) TV kutusu kadar bir paket kapıma bırakıldı. Tabii heyecanla açtım, ne göreyim, adeta bir mini-fırın! İrikıyım bir cihaz olduğunu biliyordum ama 8,5 kiloluk gövdesini kucaklamak şerefine erişmek bir başkaydı tabii... 

51 Ekran TV geldi.

Tahmin edebileceğiniz gibi önce bir genel muayene, kasa temizliği, iç temizlik yaptım. Cihaz kesinlikle kötü bir düşme geçirmiş ve metal kasa sol alt köşesinden çatlamıştı. Buna rağmen katot tüpü dahil herşey sağlam görünüyordu (büyük olasılıkla bazı parçalar düşmeden sonra yenileriyle değiştirilmişti). İçinde neredeyse hiç toz yoktu, hatta soğutma pervanesi bile görece tozsuzdu. Fiziksel olarak görebildiğim diğer tek hasar, ön panelden arka panel üzerindeki şebeke giriş filtresine uzanan çubuğun kırılmış olmasıydı. Bu modelde açma-kapama düğmesi şebeke filtresinin arka (cihazın içine denk gelen) tarafında. Ön paneldeki açma-kapama düğmesiyse yukarıda söz ettiğim çubuğun görünen ucu. Bir zorlamanın sonucu olsa gerek, filtredeki anahtar açık konumda sıkışmış, çubuğa bağlandığı plastik mafsal da kırılmıştı. Dolayısıyla cihazı açıp kapatmak için fişe takıp çıkarmak gerekiyordu.

İlk kontroller. Sağda kasaya dayalı duran parça güç kaynağı



Kasadaki çatlak

Yazar haklı olarak sevinmiş (çalışıyor!)

Bu aşamalarından sonra şebeke girişinde sigortanın 110V yolu üzerinde olduğunu kontrol edip fişi prize taktım. Sinyal jeneratörünü bağlayıp ile farklı frekanslarda işaretlere baktım. Dört numaralı kanal dışında her şey normal çalışıyordu. Ölçümlerde ve gösterimde (en azından kendimce) bir hata göremedim. Sevincime diyecek yoktu. Kalibrasyon işlemlerini bitirip, izleyen günlerde osiloskopun kullanıcı el kitabını önüme koyup cihazı tanımakla uğraştım. 


Ek kitabı eşliğinde alıştırmalar

Burada bir noktayı belirtmek gerek. Bu aygıtın el kitabı da kendisi gibi üretici firmanın kalitesini ve özenini yansıtıyor. Salt cihazın işlevlerini açıklayan kuru bir metin değil aynı zamanda bu işlevlerin her biri için alıştırmalar da içeren ve kullanıcının olası sorularını yanıtlayan bir kaynak. Her alıştırmada, ekranda görmeniz gereken sonucun da bir görseli olduğu için yaptığınız işlemi kontrol da edebiliyorsunuz. Artık böyle el kitabı bulmak çok ama çok zor. Unutmayalım ki HP, Tektronix gibi firmaların sadece bu işle ilgili yayın departmanları vardı o yıllarda. Yüzlerce model için servis el kitapları, servis bültenleri, düzeltme notları hatta HP dergisi gibi bir çok kaynağı sistemli biçimde yayınlamış olmaları bana hayranlık veriyor. Bugünlerde binlerce lira verip aldığınız cep telefonunun bazı işlevlerini telefonu hurdaya atarken hala hiç duymamış olabiliyorsunuz... çünkü güya bu cihazlar "intuitive" yani kullanıcı içgüdüsel olarak yolunu bulabiliyormuş (!) o nedenle de kılavuza gerek yokmuş. Pekala.

Sonraları eksik vidaları tamamlamak, enkodere bir düğme ayarlamak gibi işlerin dışında kendimce bir-iki iyileştirme de yapmaya çalıştım. Bir tanesi soğutma pervanesini değiştirerek gürültüyü azaltmak oldu. Cihazın üzerindeki Papst marka pervane 54 dB gürültü üretiyordu. Bunu bir Noctua ile değiştirince gürültü 37 dB'e düştü, gelgelelim hava akımı yeterli olmadı. Kasanın içinde ısının çok yükseldiğini görünce eski pervaneye geri döndüm. Hem 170m3 saat hava verecek hem de gürültüsü 45 dB'den az bir pervane bulamadım.

İkinci olarak kalibrasyon değerlerini ve kullanıcı ayarlarını saklayan hafıza entegresini besleyen Lityum pili değiştirdim. Bu pil muhtemelen üretim sırasında takılmış ve bir daha değiştirilmemişti. Aygıt arada sırada uyarı vererek açılıyor ve tekrar kalibrasyon gerektiriyordu. Devre kartına lehimlenmiş pili çıkardım. Bağlantı noktalarına iki adet pil yatağını bir kablo ile bağladım (paralel olarak), birine bir CR 2032 pil koydum. Diğeri boş. Niyetim yılda bir defa boş olana yeni pili koyarak diğerinden eski pili çıkarmak. Bu şekilde entegreyi besleyen gerilim hiç kesilmemiş olacak. Bu pil yatakları arka kapağın arkasına sabitlendi, böylece pili yenilemen için bir daha anakartı çıkarmaya gerek olmayacak.



Devre kartı. Sağ tarafta 4 kanalın zayıflatıcıları ve arkalarında hibrit tümleşik
devrelerini görüyorsunuz. Solda malum hafıza pili. Onun biraz gerisinde ise aygıtın 
programını içeren EPROM tümleşik devreleri.



Arka kapağın altında iki pil yatağı var şimdi.

Zaman zaman bana "ucuza geldiği için mi bu eski cihazları alıp tamir etmekle uğraşıyorsun?" gibi şeyler söyleyenler oldu. Herkesin kendine göre nedenleri vardır ama görebildiğim kadarıyla antika cihazlarla uğraşmanın parasal nedenlerle ilişkisi olduğunu sanan kişiler genelde amatör telsizciliğin, hatta "hobi" kavramının ne olduğunu anlayamamış olanlar. Belirli bir dönemi ve o dönemdeki teknolojiyi temsil eden bir sanayi ürününü, olabildiğince özgün haline geri getirmek, korumak ve kullanmak bir zevk. Bunu yapabilmek çalışmayı, sürekli yeni şeyler öğrenmeyi, bazen günlerce bir soruna yoğunlaşmayı ve o soruna sistemli yaklaşabilmeyi gerektiriyor. En önemlisi bu çabalamadan, öğrenme sürecinden keyif almayı gerektiriyor. Bu anlayış da elbette bilgiyle ve bilimle ilişkisi sorunlu toplumlarda gelişmiyor.

Diğer yandan şunları da eklemek gerek: Eski bir cihaz almak elbette riskli. Bu nedenle biraz da olsa ne aldığını, ne gibi sorunlarla karşılaşabileceğini araştırmak, bunların olası çözümlerini ve bu çözümlerin maliyetlerini alışverişi yapmadan önce düşünmek gerekiyor. HP 54512 örneğinde,

  • Cihaza ilişkin yeterli kaynak var ve erişilebilir (kullanıcı el kitabı, servis el kitabı)
  • Cihazın yaygın arızalarını biliyorum (güç kaynağı vb.)
  • Bu arızaları gidermek için izlenecek yollara ilişkin ek bilgi mevcut (Youtube videoları dahil)
  • Yedek parça gerekirse, en azından devre kartlarını tek tek satın alabilmek mümkün. Çok gerekli olursa hurda halde ikinci bir cihaz bile bulunup sembolik bir bedele satın alınabilir.
Dolayısıyla bir korkum yok. Ben bu tip alışverişlerde böyle hareket ettiğim için şimdiye kadar büyük bir kayba uğramadım. Diğer yandan 50 liraya alacağım cihazın onarımı 100 lira tutacaksa, elbette bu benim yapacağım bir alışveriş olmaktan çıkıyor. Özellikle de cihaz eşsiz bir parça değilse. Bu  osiloskopu çeşitli Internet sitelerinde 1000 küsur USD civarı fiyatlara gördüm... 32 yaşındaki bir test aygıtı için saçma bir fiyat, kesinlikle etmez.

Şimdi, cihazın kullanımıyla ilgili birşeyler söylemek gerekirse, ben işaretin biçimine, genliğine (bazen frekans ve periyoda) bakmak, zaman zaman da FFT işleviyle harmoniklere bakmak dışında kullanmadığım için özellikleri bakımında kesinlikle gereksiniminin üzerinde olduğunu söyleyebilirim. Güçlendirme ya da zayıflatmaya bakmak için en fazla iki kanal kullanıyorum, dolayısıyla dört kanaldan birinin bozuk olmasının da benim açımdan önemi yok. HP52512 bu işlevleri gayet güzel ve de doğrulukla (accuracy) yerine getiriyor. Aslında önemli olan da bu. HP54616'dan sayısal cihaz kullanmaya alışmıştım, menüler ve arayüz yabancı gelmedi. Alışmakta zorlandığım tek özelliği her kanal için ayrı ayar düğmeleri yerine hepsi için diğer menü butonlarıyla beraber kullanılan tek bir enkoder olması. Örneğin birinci kanalın zaman ölçeğini değiştirmek için önce TIMEBASE sonra TIME/DIV'e karşılık gelen tuşa basmak ve sonra enkoder ile değeri değiştirmek gerekiyor. Bu tasarın bence işi biraz uzatıyor. Zaten bu nedenle sonraki kuşaklarda HP bu arayüzden vazgeçip klasik kontrollere geri dönmüş.

Sonuç olarak HP 54512 minik tezgahımın en güzel (ve geniş) köşesinde yerini aldı. Hatta raf çökmesin diye destek bağlantı noktalarını da ona göre ayarlayıp güçlendirdim. Bir yıldan uzun bir süredir de herhangi bir sıkıntı yaratmadan çalışıyor. Üretim yılı 1992 olan bir cihazın daha ne kadar iş göreceği elbette tartışılır ama benim yaklaşımım da zaten şu şekilde özetlenebilir: Gittiği yere kadar...